Türk Hava Yolları
Türk Hava Yolları'nın her gün İstanbul Atatürk Havalimanından Prag'a 3 direkt uçuşu bulunmaktadır.
Prag uçak bileti alarak Orta Avrupa'nın en çok merak edilen şehrine gitmek ve Çek Cumhuriyeti'nin bu masalsı güzellikleriyle anılan başkentine gitmek istiyorsanız doğru adreste bulunuyorsunuz. Çünkü Plures Air, hem Prag'a en ekonomik koşullarda uçak bileti bulmanızda, hem otel rezervasyonu yapmanızda, hem de vize işlemlerinizde size istediğiniz hizmetleri sunuyor. Seyahat planınızı Plures ile yapma kararı aldığınızda, Türsab belgeli yetkin bir turizm acentesinin sunacağı kaliteli hizmetlerin ayrıcalığını ve buna ilaveten, havacılık deneyimlerini kurumsal yaklaşımla sentezleyen bir firmanın güvencesini yaşıyorsunuz, böylece seyahat öncesinde size sadece bavul hazırlamak kalıyor. Prag uçak bileti alırken, gezinizi en az üç günlük olarak planlamanız seyahat danışmanları tarafından özellikle tavsiye ediliyor, çünkü bu kentte gezilecek ve görülecek çok şey sizi bekliyor.
Prag uçak bileti almak, yurtdışına gitmek isteyen milyonlarca kişinin hayallerini süslüyor. Çünkü bu şehir, Ortaçağ'dan günümüze dek korunan gotik mimarisi, taş köprüleri, müzeleri, Kafka Evi, Çek mutfağı, ünlü içecekleri, dillere destan olan sonbahar romantizmi ile Avrupa'nın Kalbi ünvanını taşıyor. Ülkemizden direkt uçuşların yapıldığı Prag'a Viyana, Budapeşte, Münih gibi diğer Avrupa şehirlerinden uçak veya kara yoluyla da gidilebiliyor. Prag uçak biletinizi Ruzyne havaalanına almışsanız eğer, şehre olan 17 kilometrelik yolu taksi ya da otobüslerle kolaylıkla katedebiliyorsunuz.
Prag uçak bileti neredeyse bütün büyük havayollarında satılıyor. Bütün bu havayollarının hepsine ayrı ayrı bakıp zaman kaybetmek istemeyenler ise, Plures Air'e sadece uçuş tarihlerini bildiriyorlar. Plures'in çalışkan ekibi, belirlenen tarihte Prag'a olan bütün aktarmalı, aktarmasız uçuşları araştırıp tüm seçenekleri en kısa zaman içinde müşterilerine sunuyor. Prag'a gittiğinizde, hemen hemen bütün Avrupa şehirlerinde olduğu gibi gelişmiş metro ağı ve kolay ulaşılabilir toplu ulaşım araçları sizi bekliyor olacak. Ama yine de Prag'a gidenlere yanlarında yürüyüş ayakkabıları getirmeleri tavsiye ediliyor. Çünkü bu şehri yürüyerek gezenler, büyüleyici manzarasının tadına daha çok varıyorlar. Prag uçak biletini ertelemeden alıp bu özel şehri görme fırsatı bulanlar, bavullarında unutulmaz anılarla dönüyorlar.
2. Dünya Savaşı sırasında Hitler Rusya'ya kadar tüm Avrupa'yı bombalarken 2 şehre dokunmamış: Paris ve Prag. Bu iki şehir için "Hitler'in bile güzelliğini bozmaya kıyamadığı şehir" deniliyor. Gerçekten de eski şehrin içerisinde gezerken muhteşem binalara bakıp hayran kalmamak mümkün değil. Şehrin birçok binası ve hatta eski kent meydanı, Unesco'nun dünya mirası listesinde yer alıyor.
Prag gerçek bir sanat merkezi. Sokaklarında yürürken mimarinin en güzel örnekleriyle karşılaşacaksınız. Heykel sanatı ise mimariyle bütünleşmiş ve binaları süsler vaziyette. St. Vitus Katedrali'ndeki vitray çalışmalarını gördüğünüzde nutkunuz tutulacak. Tüm bunların yanında ise en çok müzik ve sahne sanatları şehre hakim. Bu şehre gelip de, gördüğümüzde hayranlıktan ve biraz da kıskançlıktan gözlerimizi dolduran muhteşem binasıyla Ulusal Tiyatro'da bale veya opera gösterisi izlemeden dönmeyiniz.
Şehrin dört bir yanında kiliseler var ve nerdeyse tamamında hemen her akşam bir klasik müzik ya da arya konseri düzenleniyor. Bunlardan en az birine katılıp zaman ve mekân kavramını yitireceğiniz o atmosferi yaşamadan şehirden ayrılmak haksızlık olur.
Charles Köprüsü'nde arya söyleyen kör opera sanatçısına kulak verdiğinizde ya da sokakta içi su dolu bardaklara vurarak "Evet şimdi de Saraydan Kız Kaçırma operasının bilmem kaçıncı perdesinin müziği" diyen sokak sanatçısını dinlediğinizde ve kulaklarınıza inanamadığınızda müziğin bu şehrin nasıl da can damarı olduğunu anlıyorsunuz. Ülkemizde snop mekânların pahalı biletleriyle her yıl düzenlenen caz festivalinden sonra Prag'da caz festivalinin belediye tarafından şehrin göbeğine kurulmuş konser alanıyla nasıl da herkesi içine çektiğini görünce hasete meyletmeden duramıyorsunuz.
Türk Hava Yolları'nın her gün İstanbul Atatürk Havalimanından Prag'a 3 direkt uçuşu bulunmaktadır.
Pegasus Havayollarının Sabiha Gökçen Havalimanından Prag'a hergün 5 direkt uçuşu bulunmaktadır.
Antalya'dan Türk Havayolları ile hergün İstanbul Atatürk Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak seferler bulunmaktadır.
Pegasus Havayolları ile haftada 5 gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak seferler bulunmaktadır.
Austrian Airlines ile haftada 4 gün Viyana üzerinden aktarmalı olarak sefer bulunmaktadır.
Türk Havayolları ile hergün İstanbul Atatürk Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak sefer bulunmaktadır.
Pegasus Havayolları ile haftada 5 gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak seferler bulunmaktadır.
Aegean Airlines ile haftada 4 gün Atina üzerinden aktarmalı olarak sefer bulunmaktadır.
Türk Havayolları ile hergün İstanbul Atatürk Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak sefer bulunmaktadır.
Pegasus Havayolları ile haftada 5 gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı üzerinden aktarmalı olarak seferler bulunmaktadır.
Lufthansa Havayolları ile haftada 4 gün Münih üzerinden aktarmalı olarak sefer bulunmaktadır.
Detaylı BilgiPrag'da şehir numaralandırılarak bölümlere ayrılmış. Gezilecek birçok yerin Old Town olarak adlandırılan bölgede olduğunu ve bu bölgeyi yürüyerek çok rahat keşfedebileceğimizi bildiğimizden çok da büyük olmayan havalimanına indikten sonra toplu taşıma araçlarını kullanarak biraz da yolu uzatarak şehir merkezine ulaştık. Önce bayan şoförümüzün kullandığı otobüse, ardından metroya ve daha sonra şehrin tamamını saran tramvay hatlarından birine bindik. Eğer bagajınız çok ağır değilse şehrin ulaşım sistemlerini tanımak adına bu yöntemi uygulamanızı tavsiye ederiz.
Şehir Vltava Nehri'nin iki yakasına kurulmuş ve birçok köprüyle bu iki yaka birbirine bağlanıyor. Bu köprülerden en özeli ve bilineni Charles Köprüsü. Nehrin sağ tarafında eski şehir bulunurken sol tarafında Gotok mimarinin en güzel örneklerinden ünlü Prag Kalesi tüm haşmetiyle boy gösteriyor. Biz konaklama için Charles Köprüsü'nün hemen yanı başındaki Charles Bridge Palace'ı seçtik, böylece gezilmesi gereken yerlerin tam ortasına konumlanmış olduk ve tramvay durağı da hemen önümüzdeydi. Otelin ismini özellikle verdik çünkü çok memnun kaldık. Yüksek tavanlı geniş odamızda harika bir nehir manzarası vardı. Kahvaltısı ise son derece doyurucu ve lezzetliydi. Hâlâ bacon ve sosislerin tadını unutamıyoruz.
Çek Cumhuriyeti her ne kadar Avrupa Birliği üyesi olsa da hâlâ kendi para birimini kullanıyor. Döviz bozdurma sırasında ciddi kur farkları yaşayabilirsiniz. Bu sebeple şehre geldiğiniz ilk gün bir döviz bürosuyla anlaşın; yeni geldiğinizi birkaç gün kalacağınızı ve uygun bir fiyat verirse seyahatiniz boyunca o büroda günlük olarak döviz bozduracağınızı söyleyin. Paranızın tamamını bozdurmak yerine ihtiyacınız kadarını istediğiniz zaman uygun bir kurla farklı şubelerinde bozdurma imkânınız olacak. Size bir kart verecekler ve özellikle gece saatlerindeki kurları gördüğünüzde bize teşekkür edeceksiniz.
Hediyelik olarak dünyaca ünlü Çek kristallerinden yapılma biblolardan ya da şehirde çok fazla göreceğiniz kuklalardan alabilirsiniz. Bütçeniz müsaitse Swarovski'nin ana vatanından bir takı almak da hoş olur.
Artık şehri keşfetme zamanı. Biz yürüyerek ve sokak aralarına girerek dolaşmayı sevenlerdeniz ancak Prag'da çok farklı şehir turları var. Klasik arabalarla, at arabalarıyla, limuzinlerle, bisikletle, hatta gingerlarla yapılan turlara katılabilirsiniz. Rehberlerin bir mikrofonu, katılımcıların ise kulaklığı oluyor ve böylece duydum duymadım derdi olmadan etrafı çok rahat dolaşabiliyorsunuz. Vltava Nehri'nde yapılan yemekli turlar da şehir farklı bir açıdan izlemek ve gezmek için güzel bir alternatif.
Mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında Charles Köprüsü geliyor. Köprüyü süsleyen ilginç heykelleri inceleyerek şehrin diğer yakasına geçebilirsiniz. Biraz ürkütücü olan bir heykelde Osmanlı figürünü bakalım fark edebilecek misiniz? Prag Kalesi Gotik mimarisi ve haşmeti ile sizi büyüleyecektir. Burada çan kulesine tırmanmayı ve şehri yukarıdan izlemeyi unutmayın. Dar merdivenlerinden çıkmak biraz yorucu olacak ama size verecekleri hediye anı parası ve harika manzarası ile bunu çabucak unutacaksınız.
Old Town Meydanı Unesco'nun dünya mirası listesinde. Meydanı çevreleyen harika binalar ve meydandaki sokak satıcıları ile mutlaka gezinizin bir parçası olacak. Meydanın hemen yanında bulunan astronomik saat kulesi ise kaçırılmaması gereken bir detay. Her saat başında kulenin etrafında toplanan insanlar sayesinde fark etmemeniz mümkün değil. Saatin üstünde bulunan bir pencere çanlar çalarken açılıyor ve içinden azizlerin kuklaları geçiyor. Heykeller burada da binayı süsleyen önemli bir unsur. Bu heykeller iyi ve kötü huyları simgeliyor.
Şehir merkezinde dolaşırken karşınıza çıkacak olan Tyn Kilisesini, St. Vitus Katedralini, Betlehem Şapelini, Owder ve Henry's Kulelerini ve Ulusal Müze'yi görüp gezebilirsiniz. Gerçek bir gezginseniz etrafta dolaşırken zaten karşınıza çıkacak olan bir sokak var. O kadar dar ki iki kişi aynı anda geçemiyor bu yüzden bu küçücük sokağın her iki ucunda da sadece yayalar için yapılmış bir trafik lambası bulunuyor. Sizin için yeşil yandığında sokağın diğer ucunda kırmızı ışık yanıyor ve karşıdan insan gelmiyor böylece çarpışmıyorsunuz!
Ünlü yazar Kafka'nın yaşadığı ve öldüğü şehir olan Prag'da Kafka'nın evi müze hâline getirilmiş, ilginizi çekiyorsa mutlaka görmelisiniz. Şehrin kuzeyinde yer alan Yahudi Mahallesi ise yine ilginç mimarisi ile birçok binaya ev sahipliği yapıyor ve turistlerin uğradığı bir semt haline geliyor.
Vaktiniz varsa yanınıza atıştıracak bir şeyler almanızı ve nehrin ortasındaki Kampa Adası'na gidip ufak bir piknik yapmanızı tavsiye ederiz. Daha ilginç bir şeyler arıyorsanız İşkence Müzesi'ni ya da Seks Müzesi'ni de ziyaret edebilirsiniz.
Çek mutfağı denilince yemekten önce içki geliyor insanın aklına. Ne de olsa fırında bile satılıyor. Alkol tüketen birisiyseniz çeşit çokluğu ve ucuzluğu karşısında kendinizi cennete düşmüş gibi hissedebilirsiniz.
En bilindik içkileri elbette biraları. Kozol markası son yıllarda ülkemizde de boy göstermeye başladı. Ancak bira deyince Çek Cumhuriyeti sınır tanımıyor. O kadar çok çeşitle karşılaşacaksınız ki kafanız karışacak.
Bir diğer milli içkileri ise Absent. Alkol oranının %70-80 civarında olduğu ve özel olarak hazırlanan bu içkiyi elbette deneyin ama ufak yudumlarla.
Becherovka ise baharatlarla hazırlanan shnaps ile likör arası bir içki. Şifa niyetine tüketilse yeridir. Çekler bu içkiyi daha çok yemeklerden sonra sindirime yardımcı olması için ufak miktarlarda içiyor.
Bir de Bum var ki nasıl anlatılır bilemiyoruz. Prag Kalesi muhafızlarının resmi içeceği diye tanıtıyor kendisini, bir yudum içip de boğazınızdan midenize kadar yayılan ateşi hissettiğinizde kışın oldukça soğuk olan bu ülkenin kale muhafızlarının bu içkiyi neden içtiğini hemen anlayıveriyorsunuz.
Aslında yerel bir tat olmayan ama bizim bugüne kadar sadece Prag'da rastladığız ve son zamanlara kadar ülkemize benzeri gelmemiş olan Frisco var. Her markette bulabileceğiniz meyve aromalı ve oldukça düşük alkollü bu lezzetli ve serin içeceği resmen su niyetine tükettim 4 gün boyunca.
Gelelim yemeklere. Çek Cumhuriyeti tam bir et obur yemek kültürüne sahip. Gulaş Çek Cumhuriyeti'nin milli yemeği. Daha havalimanındayken birçok alternatifini göreceksiniz. Bunu yemek olarak servis ettikleri gibi ekmekten yapılmış kaselerin içinde çorba olarak da veriyorlar. Sığır etiyle yapılan yemek gerçekten çok lezzetliydi. Hatta teneke kutularda hazır gulaşlardan da satın alabilirsiniz.
Çek Cumhuriyeti'nde tavşan da sıklıkla tüketilen bir av eti. Denemenizi tavsiye ederiz. Sosisler ise her köşede karşınıza çıkacak ve mutlaka denemelisiniz. Bir de çeşit çeşit dilim pizza satıyorlar ki gerçekten çok lezzetli. Biz peynirli bir dilim pizzanın arasına sosis koyup dürüm yapmıştık ve harika olmuştu. Yine gideceğiz yine yapacağız!
Tatlılardan da bahsetmeyi çok isterdik ama bu ülke tatlı fakiri. Sadece ülkemizde makara tatlısı diye bilinen ince şeritler halindeki hamurun merdaneye sarılıp pişirildiği ve şekerle kaplanarak sıcak olarak tüketildiği bir tatlıları var. Kesinlikle kötü değil ama çok özelliği de yok gitmişken denemek lazım tabi. Avrupa'nın tanınan pastanelerinden birinin şubesinde Almanların çok yaptığı mürdüm eriği tartlarından görünce çok heveslenmiştik ama maalesef aradığımız lezzeti bulamadık. Anlayacağınız tatlı ihtiyacınızı marketlerdeki çikolatalar ile gidermeniz gerekecek. Çek Cumhuriyetine özgü yemekleri ve çeşit çeşit biralarını yine bu orta Avrupa şehrinin tarihi kültürü ile birleştirerek deneyebileceğiniz çok güzel tavernalar var. Gündüz sıradan ve hatta köhne bir restoranmış gibi görünen bu mekânlar akşamları çeşitli şovlar ve müziklerle müthiş bir eğlence ve yemek merkezi haline geliyor. Bir akşam yemeğinizi mutlaka en iyilerini bodrum katlarda bulacağınız bu restoranlara ayırın.
Old Town'a yürüme mesafesinde olan U Medvidku otelinin 500 küsur yıllık kocaman restoranında özel bir menü var. Bira şampanyasıyla başlayan ve sertliği gittikçe artan 5 çeşit bira ile renklenen yemeğinizin aperatif tabağında bira peyniri, ana yemeğinde bira ile marine edilmiş eti, tatlısında ise bira dondurması bulunuyor. Mekânın güler yüzlü ve konuşkan müdürü size Çek Kültüründe biranın yerini ve kendilerinin hâlâ yüzyıllar öncesine dayanan eski usullerle biralarını nasıl yaptıklarını keyifle anlatıyor. Yalnız bizim gibi yalvarmak zorunda kalmak istemiyorsanız mutlaka önceden rezervasyon yaptırın.
Avrupa'nın en iyi striptiz kulüplerinin Prag'da olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Ancak gece hayatı bununla sınırlı değil. Avrupa'nın en büyük kapalı mekân gece kulübü tam da Charles Köprüsü'nün yanı başında bulunuyor. Sabahın ilk ışıklarına kadar kapısında içeriye girmek için sıra bekleyen insanlar bulunuyor. Her katında ayrı bir müzik türünün hâkim olduğu kulüpte yaş ortalaması 18'dir. Yaşınız bunun çok üzerindeyse içeriye girmenize engel olmasın. Gençler kendi yaşlarını neredeyse ikiye katlayan bir çift görünce son derece ilgili davranıp bizi fenomen haline getirmişlerdi. Normalde eğleneceğimizden daha fazla eğlendiğimizi söyleyebilirim.
Şehrin içinde çok daha farklı mekânlar da bulabilirsiniz. Caz kulüpleri ya da reggae barları gibi. Bodrum katlara korkmadan bakmayı unutmayın. Gece hayatının en olumsuz yanı ise hayat kalitesine düşkün hiç bir Çek vatandaşının sabaha karşı hâlâ aperatif yiyecek satmıyor oluşu. Döndük dolaştık koskoca Prag'da Bodrum Döner'den pizza yedik. Cümledeki anlatım bozukluğunu değilse de tutarsızlıkları siz bulup çıkarın.
Prag yazık ki genelde Viyana ve Budapeşte turunun arasına sıkıştırılan ve bir günde şöyle bir dolaşılıp unutulan bir şehir oluyor. Oysa gerek mimari güzellikleri, gerek tarihi, gerek yemek kültürü, gerek gece hayatı, gerekse tarifsiz klasik müzik, bale ve opera ziyafetleri ile hiç değilse dolu dolu 3 günü hak ediyor.
Plures, imkânları araştıran, sorun değil çözüm üreten ve müşteri istekleri doğrultusunda hizmet veren bir şirket olarak ün salmıştır. Dünyanın dilediğiniz bölgesine uçak bileti satın almak veya hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi edinmek için aşağıda bulunan yorum/talep formlarımızı kullanabilirsiniz.
Ziyaretçilerimizi ve müşterilerimizi önemsiyor, görüşlerinizi dikkate alıyoruz. Bizi ve verdiğimiz hizmetleri çok daha ileriye taşıyacağına inandığımız değerli yorumlarınızı yorum/talep formlarımız aracılığıyla bize gönderebilirsiniz.
Lüksemburg Uçak Bileti
Lüksemburg uçak biletiniz, Türsab belgeli Plures Air'in profesyonel ve aynı zamanda dostça yaklaşımıyla, dilediğiniz zaman aralığında ve en ekonomik koşullarda sizin için kısa süre içinde hazır edilecektir.